
Asit kaçıp yemek borusunun altını yakıyor
Yemek borusuyla mide arasında bir adele yapısı var ve buna “alt yemek borusu sistemi” deniliyor. Bu sistem de mideden yukarı safra asitleri gıdanın kaçışını önlüyor. Eğer burada bir bozukluk olursa mide asiti yukarı kaçıyor yemek borusunun altını yakıyor. Bunada reflü deniliyor, yani yemek borusunun altında hasar oluşuyor.
Hepimizde gün içinde sayısız reflü oluyor. Kilitli bir kapağımız olmadığından gün içinde hareketli adele yapısıyla kapak açılıp gevşiyor. Sağlıklı insanlarda bu reflü sıklığı ve reflünün asitin, yemek borusuyla buluşma sıklığı ve bizim buna karşı geliştirdiğimiz savunma mekanizması hasar oluşumunu önlüyor. Reflü olanlarda ise asit daha uzun süre yemek borusuyla temas ediyor.
Reflü yaşam kalitesini bozduğundan çok önemli bir hastalık. Ayrıca tanı konulup tedavi edilmezse, yemek borusundaki hasar ileriki yıllarda kanama, yemek borusu alt ucunda daralma, yemek borusu alt ucunda kanser gibi komplikasyonlara yol açıyor.
Göğüste sıkışma, ritim bozukluğu ve ses kısıklığına dikkat!
Göğüste sıkışma, ritim bozukluğu, ses kısıklığı da reflü belirtisidir. Reflüde başlıca belirtiler;
- Kusma
- Ağız kokusu
- Sık sık boğazı temizleme
- Ses kısıklığı
- Kuru öksürük
- Nefes darlığı
- Astım
Alerjik kökene dayanmıyorsa genç hastalarda mutlaka reflü araştırılmalıdır. Reflü belirtilerinin hepsinin bir hastada görülmesi de beklenmemelidir.
İş stresi reflü yapıyor
Reflünün tedavi edilmesindeki ana hedef yemek borusundaki hasarı önlemenin yanı sıra, hastanın daha kaliteli bir yaşam standardına kavuşmasını sağlamaktan geçiyor. İş ve okul hayatındaki stres reflüye neden olabiliyor, kişi tatildeyken hiçbir sıkıntısı olmazken, çalışırken reflü mağduru oluyor. Bu nedenle psikolojik destek gerekebiliyor
Kişiye özel ilaç tedavisi etkili oluyor.
Reflünün ilaçla tedavisinde “proton pompa inhibitörleri” olarak bilinen farklı gruptaki ilaçlar kullanılıyor. Asitin salgıladığı enzimi geriye dönüşsüz olarak bloke ederek 24 saat asitsizlik yaratıyor.
İlaçtan yanıt alabilmek için 14 gün beklemek lazım. İlaç tedavisi ilk 14 gün deneniyor, başarılıysa ve ses kısıklığı, astım ve kalpte ritm bozukluğu varsa en az 6 ay kullanılması öneriliyor.
Bu belirtiler yoksa, sadece sindirim sistemi şikayeti varsa yüksek dozda başlanıp, aylar içinde azaltılıp tedavi sürdürülebilir.
İlaç tedavisinde başlıca iki yaklaşım var.
Birinci yaklaşıma göre, şeker, kalp, tansiyon hastaları nasıl düzenli ilaç kullanılıyorsa, reflü hastasının da her gün ya da gün aşırı, haftada iki üç gün alması gerekebilir. Hastaların bazısı ilaç almadan bir gün bile duramıyor. Eğer bir hasta yüksek dozda ilaçla normal yaşamını sürdürürse tedavi değiştiriliyor, cerrahi ya da başka alternatifler deneniyor. Bazıları da sürekli düşük doz tedaviyle mutlu olabiliyorlar.
İkinci grup bilim adamına göre, ilaç kesilmeli, hasta şikayeti olunca ilacı 15 gün kullanmalı, yoksa bırakmalı.
Bu tür ilaçlar uzun süredir kullanılıyor. Bazı reflü ilaçlarının kalça kırıklarını arttırabileceğini gösteren bazı çalışmalar var. Çok ender bir grupta, bağışıklığı çökmüş hastalarda dikkatli kullanılmalı. Çünkü üst solunum yolu enfeksiyonları bu hastalarda yüzde otuz fazla görülüyor. Proton pompasını bu durumda daha dikkatli uygulamakta yarar var.
Reflü hastasına neler yasak?
Reflü hastalarının diyetlerine uymaları gerekiyor. Başlıca yasakları şu şekilde, sigara, alkol, kahve, çikolata, portakal suyu, greyfurt suyu, domates suyu, sirke, çiğ soğan, pul biber, aşırı yağlı yiyecekler, turşu, acı biber, çiğ sarımsak.