Lekeler neden, nasıl oluşur?
Lekelenme; Melanosit adını alan renk hücrelerinin, deriye rengini veren melanin adlı pigmenti normalden fazla üretimine bağlıdır. En fazla görülen lekelenme tipi “melasma” olarak bilinir. Özellikle güneş uyarısıyla gelişen bu durum, hormonal sebepler, ışığa duyarlandırıcı ilaçların kullanımı, bazı hastalıklar, genetik yatkınlık ve deri üzerine uygulanan kozmetikler gibi nedenlere bağlı olarak meydana gelebilir. Dr. Elif Ebru Güner “Hatta bilgisayar ve yoğun ışıma yaratan floresans kaynakları bile lekelenmenin sebepleri arasındadır.” diyerek masa başı çalışanları da uyarıyor. Dr. Güner, en sık etkilenen bölgelerin ise alın, yanaklar, burun ve dudak üzeri olduğunu belirtiyor.
Geçirilmiş bir hasara ya da deri üzerinde uygulanan herhangi bir işlem veya hastalık sonrası gelişen durum ise postinflamatuar pigmentasyonu tarif eder.
![]() |
“Çiller” ise genetik olarak çocukluğumuzdan itibaren var olan yazın belirginleşen yüzeysel pigmentasyonlardır. Dr. Güner, çillerin tedavi gerektiren bir durum olmadığını ifade ediyor. |
Lekeler nasıl tedavi edilir?
Dr. Elif Ebru Güner, bütün bu sorunların tedavisinde en önemli faktörün derinin güneşten korunması ve uzun sureli tedavi basamakları olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri veriyor:
Bilinmelidir ki lekeyi tedavi etmek duyarlılığı ortadan kaldırmaz ve bunu ortadan kaldırabilmek için uyaranları azaltmak gereklidir. Leke tedavisinde temel mekanizma renk pigmenti üretimini engellemek, pigment taşıyan keratin hücrelerinin atılımını sağlamak ve duyarlanmayı uzun süre azaltmaktır. En az 1,5-2 yıl gibi süren dönemlerde duyarlanmayı azaltmak için lokal tedaviler kullanılmaya devam edilebilir.
İlk olarak dermatoloji hekiminin yazdığı ve lokal olarak kullanılan kremlerin yanı sıra fiziksel filtre içeren güneş koruyucuları ile tedaviye başlanmalıdır. En az 4-6 ay süre ile uygulanan bu tedaviler ile başarılı sonuçlar alınamıyorsa ya da mevcut tedavi süresini kısaltmak isteniyorsa pigment hücrelerinin atılımını kolaylaştıran “kimyasal peeling”ler uygulanmalıdır.
Çok çeşitli kimyasal peelingler uygulanabilir ve bunların birçoğu meyve asitleri olarak bilinen peelinglerdir. Aslında daha çok resurfacer olarak kullanılan bu kimyasallar, derinin epidermal dediğimiz katmanında etkilidir. 2 haftada bir uygulanabilen resurfacerlar ortalama 6-8 kere uygulanmaktadır. Leke tedavisinde çoğu zaman daha alt katmanlara inebilen “orta derece” ve “derin” peelingler tercih edilmektedir.
Dr. Güner, hastalarında Dermaplus MD kombinasyon peeling protokollerini uygulamayı tercih ettiğini belirtiyor. Etkin ve güvenilir bir tedavi protokolü olmasının yanı sıra konforlu bir uygulama sağlayan tedavi, leke sorununa çözüm getirirken çok güçlü antiaging faydalar da sağlıyor. İnce çizgi ve kırışıklıkları dolduruyor, cildi toparlayıp sıkılaştırarak hastayı mutlu eden sonuçlar yaratıyor. (Dermaplus MD Skin Brite Peel, Dermaplus MD TCA (7/2) Peel, Dermaplus Md Super Pigment solution, Dermaplus MD traditional Jessner solution kullanılan uygulamalardan bazıları…) Peeling ajanları komplikasyona neden olmadan, cilde üst üste tatbik ediliyor ve ayda bir olmak üzere 3-6 seans uygulanıyor.
Dr. Güner, tedavi basamaklarında peelingler ile birlikte, 2-3 hafta arayla Roller tedavileri, PRP tedavileri, mezoterapi ve dermabrazyon da uygulanabildiğini söylüyor. Bu tedavilerin başarısı ise kişiden kişiye değişiyor. Bu noktada önemli olan hasta için en uygun kombinasyonu belirleyip uygulamak.
Leke tedavisinde “lazer” uygulamaları da son yıllarda tercih edilmektedir. Dr. Güner, lazerle daha kısa sürede başarı sağlamakla birlikte pigment oluşumunu baskılayan diğer tedavilere de devam etmek ve kombine uygulamak gerektiğinin altını çiziyor. Leke tedavisinde kullanılan lazerler ise “Q Switched Nd Yag” ve “CO2” lazerler.
Q Switched Ndyag Laser; dermal ve epidermal kökenli melasmalarda ve dövme silmek için uygulanır. Leke tedavisinde uygulama sonrası hafif bir kızarıklık dışında bir problem oluşturmaz, kişi günlük aktivitesine devam edebilir.
Ayrıca Fraksiyonel CO2 lazerler de; güneş lekeleri tedavisinde başarıyla çözüm sağlar. Derin soymaya ve kollajen dokuda yenilemeye sebep olduklarından aynı anda cilt gençleştirme de sağlarlar. Ancak güçlü etkileri sebebi ile kızarıklık uzun dönem sürebilmektedir.
Bir başka yöntem “krioterapi” ise lekenin dondurularak ortadan kaldırılmasıdır, uygulaması kolay ve pratiktir. Uygulamada sıvı azot veya karbondioksit kullanılır, sonrasında kızarıklık veya su toplamalar, onu takiben de koyu renkte kabuklanmalar olabilir. Ortalama 2 hafta içinde kabuklar dökülür ve daha canlı renkte canlı bir deri ortaya çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder